18 Şubat 2016 Perşembe

Çevik Yöntemlerde Performans Ölçümü

Çevik yöntemlerle ilgili çeşitli güncel başlıklara daha önce değinmiştik (İlgili Makaleler: Çevik Yöntemlerde Sık Yapılan HatalarÇevik Yöntemler ve Teknik MükemmellikÇevik Yöntemlerdeki Rollere Uygun Profiller). Çevik yöntemler ve ölçme yan yana düşünül(e)meyen kavramlar gibi görünüyor, bir araya gelebilirler mi? Bildiğimiz performans ölçümü yaklaşımları çevik projelerde işimize yarar mı? Bu yazıda bu sorulara yanıt arayacağız ve performans ölçümünün çevik dünyadaki yerini aktarmaya çalışacağız. 

Çevik yöntemlere dönüşümün başarılı olabilmesi için organizasyonel, süreçsel, yönetsel ve kültürel dönüşümün birlikte olması gerekliliği bilinen bir gerçek (İlgili Makale:Çevik Yöntemlere Dönüşüm). Bu parçalardan birinin dönüşmemesi, çevik dönüşümün tamamını zedeleyebiliyor. Hangi parçanın ne kadar dönüştüğü ve ne kadar geliştiği ise performans ölçümü ile ortaya çıkarılabiliyor. Dahası performans ölçümü ile elde edilen sonuçlar geri bildirim olarak kulllanılarak hangi alanda ne kadar yol katedildiği, hangi alanların gelişime açık olduğu belirlenebiliyor. Bu sayede çevik yöntemlerin daha etkin kullanılmasına da olanak sağlanıyor.  

Çevik projeleri klasik performans ölçüm yaklaşımı ile değerlendirmek yeterli olmuyor. Örneğin klasik yaklaşımda proje başarısı “başta belirlenen tüm kapsamın”, belirlenen bütçe ve zaman limitleri dahilinde gerçekleştirilmesidir. Çevik yaklaşımlarda “tüm kapsamın” tamamlanması bir amaç değildir. Kapsam, Ürün Talep Listesi’ne (Product Backlog) eklenen ve çıkarılan her bir madde ile sürekli değişebildiği için “başta belirlenen tüm kapsam” maddesinden çevik yaklaşımlar otomatik olarak sınıfta kalacaktır. Çevik dünyada kapsam yerine müşteriye sunulan "değer" ön plana çıkarılıyor. Değeri sağlamak için tüm kapsamı yapmak gerekmiyor, öncelikli ve çalışan parçaları mümkün olduğu kadar erken ve sık teslim etmek tercih ediliyor.

Klasik “başarı” ölçümü yaklaşımı bir hedef belirlemek ve sonucu bu hedefle kıyaslamaktan geçiyor. Bu her zaman “başarılı” ve “başarısız”ı doğru olarak ölçebilir mi? Bir örnek vermek gerekirse, bir sınava gireceğinizi ve hedefinizin 10 üzerinden 7 almak olduğunu düşünün, eğer 7 alırsanız, sonuç hedefinize uygun olduğu için performansınız “başarılı” olacaktır. Eğer aynı sınavdan 9 almayı hedeflediyseniz ve 8 aldıysanız klasik performans ölçümü yaklaşımı ile hedefe ulaşamadığınız için “başarısız” olarak niteleneceksiniz. Peki sınavdan 7 almak mı yoksa 8 almak mı daha büyük bir başarı? 

Çevik dünyada sürdürülebilir gelişim ve iyiye doğru devamlı ilerleme teşvik ediliyor. Örneğin 3 sınavdan sırasıyla 9,8,7 (ortalaması 8) almak mı yoksa 6,7,8 (ortalaması 7) almak mı daha iyi? Sınavın ortalama puanına göre ilk durum daha iyi gibi görünüyor. Ancak artan bir performans çevik dünyanın felsefesine daha uygun.

Yukarıdaki yaklaşımlardan yola çıkarak çevik yöntemlerde 2 boyutlu bir performans ölçümü öneriliyor. İlki ürünün müşteriye sağladığı katkı yani değer (business value). Bunu ölçmenin en temel yolu ürünün sağladığı ekonomik katkının, Yatırım Geri Dönüşü (ROI-Return on Investment, ilgili makale: Proje için Finans) gibi parametrelerle belirlenmesinden geçiyor.  İkinci boyut ise ürünün ortaya çıkarılmasındaki performansın ölçülmesi,  bunlardan başlıcaları:
  • Üretkenlik: Yapılan iş/fonksiyonalite miktarının (tamamlanan kullanıcı hikayesi, use case, özellik vb.) belirlenmesi. Bu ölçümün trend olarak izlenmesi, çevik takımın kendi gelişimini de görmesine yardımcı olacaktır. Gelişimin izlenmesi için Epic Burn-up Chart veya Product Burn-down Chart kullanılabilir.

  •  Verimlilik: Birim zamanda üretilen iş miktarının ölçülmesi ile çevik takımın verimliliğini izlemek mümkün olacaktır. Örneğin çevik takımın bir döngüde (iterasyon) üretebildiği iş miktarının belirlenmesi ile sonraki döngülerde taahhüt edeceği iş miktarını da buna uygun seçme imkanı olacaktır. 

  • Güvenilirlik: Sunulan ürünün sağlamlığı, güvenilir oluşu bu başlıkta izleniyor. Bu amaçla farklı metrikler tasarlanabilir. Örneğin yazılım projelerinde kod satır sayısı başına düşen hata oranı ile ürünün teknik kalitesi ve güvenilirliği ortaya konabilir. Ürünü teknik yönden kararlı olmasını sağlayan tüm metrikler de bu başlık altında düşünülüyor. 

Yukarıdaki başlıklar altında tasarlanacak performans metrikleri ile çevik takımın kendi içindeki gelişimini izlemesi, iyileşme potansiyelini fark edip artan bir performans grafiği yakalaması bekleniyor. Her çevik döngü sonunda yapılan retrospektiflerde (İlgili Makale:Çevik Yöntemlerde Retrospektif) bu amaca hizmet edilerek bir sonraki döngü için bir gelişim teması belirleniyor. 

Çevik yöntemlere dönüşümü hedefleyen kurumlarda daha en başından itibaren mevcut durumun belirlenmesi, gelişimin ölçülmesi ve trendinin izlenmesi, çevik yaklaşımların kattığı değerin net olarak görülebilmesi için çok büyük önem taşıyor. Burada da üç boyutlu :bir yaklaşım öneriliyor:
  • İlki dönüşüme konu ekiplerin kendi içindeki gelişimin trend analizi.
  • İkincisi dönüşüme konu olan ve olmayan ürünlerin kıyaslamasının trend analizi. Bunu dikkatli yönetmek gerekiyor. Takım bazında değil, ürün bazında yapmak lazım. Takımlar kıyaslanmamalı.
  • Üçüncüsü şirketin toplamında yaratılan değişimin trend analizi.

İster çevik yöntemlere dönüşüm yolunda olsun, ister çevik metodolojileri daha iyi kullanabilme yolunda olsun, gelişimi izleyebilmek ve iyileşme fırsatlarını görebilmek için ölçmek gerekiyor. Son söz olarak ölçmeden yönetemeyeceğimizi unutmamak gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder