12 Haziran 2015 Cuma

Çevik Yöntemlere Dönüşüm

Çevik yöntemleri son dönemde sıkça duyuyorsunuz, hatta etrafınızdaki şirketlerden dönüşüm yapanları veya deneyenleri görüyorsunuz. Çevik yöntemlerin kendi kurumunuza da faydalı olacağını düşünüyorsunuz, ancak endişeleriniz var. Aklınızda sorular uçuşuyor:
  •  “Dönüşüme nereden başlamalıyım?”
  • “Neleri değiştirmeliyim?”
  • “Kimleri dahil etmeliyim?”
  • “Nasıl yaygınlaştırmalıyım?”
  • “Eski alışkanlıklara dönüşü nasıl engellemeliyim? Dönüşümü nasıl kalıcı hale getirebilirim?”
  • “Nerede durmalıyım?”
  • “Sözde çevik noktasında kalır mıyım?”“Özde çevik olabilecek miyim?”
  • “Dönüşümün faydasını ne zaman görürüm?”


Çevik yöntemlere dönüşüm genellikle “hızlı kod yazmaya” başlamak olarak algılanıyor ve IT ekipleri ile sınırlı kalıyor. Özellikle üst yönetim, müşteri ve diğer paydaşlara yeterince anlatılmadığı için yeterince anlaşılamıyor.Dolayısıyla destek alamadığı ve istenen sonuçların ortaya çıkmadığı durumlara çok sık rastlanıyor. Halbuki dönüşüm için müşteri ve üst yönetimin tam desteği olmazsa olmaz. Onlara nelerin nasıl değişeceğini ve sonuçlarının nasıl olacağını anlatmak ve de tam desteklerini almak dönüşümün ilk adımlarından birisi olmalı.

Dönüşümler genellikle kurum çapında geniş katılımlı eğitimlerle başlıyor, eğitimlerde ideal yapılar anlatılıyor. Eğitimden sonra insanlar çevik yaklaşımları beğeniyorlar ancak kendi çalışmalarına nasıl uygulayabileceklerini göremiyorlar. Aradan zaman geçince ve uygulama fırsatı bulamayınca eğitimdeki bilgileri de unutuyorlar.Her ekibin farklı dönüşüm deneyimi oluyor. Kimi tam dönüşemeden iki arada bir derede kalıyor. Yöntemlerini anlatırken de şöyle cümleler kullanıyorlar “çevik ama...”. 


Okuduklarımdan, gözlemlediklerimden ve deneyimlerimden derlediğim birkaç dönüşüm tavsiyesine bu yazıda yer vermek isterim:
  • Çevik yöntemlere dönüşümün de bir proje olması ve hatta çevik bir proje olması. Dönüşüm için bir takım kurulması ve yaşayan bir iş listesi (product backlog) oluşturulması.
  • Uygulamanın pilot ekiplerle başlatılması ve kademeli olarak yaygınlaştırılması.
  • Çevik yöntemlerdeki rollerin iyi anlatılması ve doğru role doğru kişinin getirilmesi (İlgili Makale:Çevik Yöntemlerdeki Rollere Uygun Profiller).
  • Planlanan eğitimlerin iki aşamalı olması. İlk aşamada genel çevik yöntemleri içeren bir program, ikinci aşamada ise kurumdaki çevik uygulamanın nasıl olacağının anlatıldığı bir program. Pilot seçilen ekiplerin iki eğitimi de alması ve ardından ekibe dahil edilecek koç ile uygulamanın başlatılması.
  •  Farklı takımların deneyimlerini birbiri ile paylaşabilmesi için ortamlar yaratılması.
  •  Retrospektiflerin mutlaka etkin yapılması, ekiplerin de gelişim fırsatlarını görmelerinin sağlanması (İlgili Makale:Çevik Yöntemlerde Retrospektif).
  •  Tüm ekiplerin çevik yöntemlere geçişinin zorlanmaması. İsteyen, gönüllü olan, müşterileri ve işleri uygun olan takımlardan başlanması süreci kolaylaştırabilir.
  • Sabırlı olunması, dönüşümün en az 2 yıla yayılması. Özellikle verimliliğin artması, üretim hızının yükselmesi için acele edilmemesi gerekiyor.
  •  Dönüştükten sonra durulmaması, çevik yöntemleri daha etkin kullanabilmenin yollarının araştırılması. Bu noktada Kai-zen felsefesi ve bu felsefede olan “mükemmel yoktur, daha iyisi vardır” yaklaşımı benimsenebilir.


Bunlardan başka  önemli noktalar da muhakkak var. Bence en önemli olan zorlukları görünce pes etmemek, dönüşüme azimle devam etmek ve de gerçekten uygulayabilmek (İlgili Makale:Çevik Yöntemleri Uygulayabilmek).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder