15 Ekim 2014 Çarşamba

Çevik Yöntemlerde Ekipiçi Güven ve İşbirliği

Çevik yöntemlerin müşteri ve temsilcisi ile teknik ekiplerin bir arada çalışmasını beklediğini hepimiz biliyoruz. Bu temellere göre çevik bir projedesiniz ve ekiple müşteriyi bir araya getirmeyi başardınız. Eskiden kalma ön yargılar sürdüğü ve ekip kaynaşamadığı sürece yine istenen sonuca ulaşmanız mümkün olmayacaktır. Ekibin üyeleri bireysel olarak ne kadar iyi olurlarsa olsunlar, birlikte çalışamadıkları zaman başarılı olmak hayal olacaktır.  Peki nasıl birlikte çalışma ortamı yaratılabilir
Birlikte çalışabilmenin anahtarı güvendir. Güven arttıkça işbirliği artacaktır. İşbirliğinin artması demek verimliliğin artması, ekibin etkinliğinin ve hızının artması ve de işin kalitesinin yükselmesi demektir. Peki güven nasıl sağlanır?
Güven için ilk adım empatiden geçiyor. Türkçe’ye duygudaşlık olarak çevriliyor. Benim anladığım
anlamı ise kendinizi başka birisinin yerine koyabilme ve onun gözünden anlama ve hissedebilme. Özellikle projelerde farklı rollerde çalışan insanlar birbirlerinin durumunu anlamakta zorluk çekebiliyor. Eğer herhangi bir yapıcı adım da atılmazsa “biz-siz” veya “biz-diğerleri” sınıflamaları ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda da şöyle şikayetler artıyor:
  • “Biz çok çalıştık, diğerleri çalışmadı.”
  • “Biz haksızlığa uğradık.”
  • “Bizim dediğimiz olmalı! Yoksa kendiniz yaparsınız.”
  •  “Diğerleri işini iyi yapmadığı için kalitesiz oldu.”
  •  “Diğerleri hata yaptılar ondan gecikti.”
  •  “Biz olmadan bu iş olmazdı.”
Biz-siz algısının en keskin olduğu noktalarda empati kurulabilmesi en çok faydayı sağlayacaktır. Peki nerelerde empati gereklidir?
İlki müşteri-programcı arasında. Müşterinin gözünde genelde  programcılar, bahaneler üreten, disiplinli çalışmayan, denileni yapmayan, çoğu zaman iyi dinlemeyen, tembel ve zaman zaman da şımarık kişiler olarak canlanıyor.  Programcılar gözünde ise genelde müşteriler, ne istediğini tam bilmeyen, devamlı fikrini değiştiren, öngörüsü yeterli olmayan, teknolojiden bihaber, şikayet etmekten memnuniyet duyan ve zaman zaman da patronluk taslayan kişiler olarak canlanıyor.
İkincisi programcı-testçi arasında. Programcı gözünde genelde testçiler, bir türlü isteneni yapamayan, en ufak zorlukta bayrak kaldıran, denileni anlamayan, katı, tembel ve genelde programcı olmayı başaramamış kişiler olarak canlanıyor. Testçiler gözünde programcılar, işi bitirmeden teste sunan, aceleci, dikkatsiz, test ekibinin zamanından kullanan ve genelde burnu havada kişiler olarak canlanıyor.
Bu ön yargıları aşıp empati oluşturabilmenin bir kaç aşaması bulunuyor:
·       İlk adım elbette bir arada çalışmaktan geçiyor. Bir arada çalışma ister istemez iletişimi artıracak ve birbirini daha iyi anlama şansı verecektir.
·       İkinci önemli adım retrospektiflerin birlikte yapılabilmesi, bu konuda daha önce bir yazım bulunuyor (İlgili Makale: Çevik Yöntemlerde Retrospektif).
·       Üçüncü önemli adım ise iki tarafın birbirine talepleri dışında projeye ilişkin yaşadıkları zorlukları ve yönetmeye çalıştıkları durumları da açık yüreklilikle anlatabilmesi. Örneğin müşterinin yeni bir talebi ortaya çıktığında bunun neden ortaya çıktığı, bunu programcının önüne getirmeden önce neler yapıldığı, nasıl basitleştirilmeye çalışıldığı da anlatılırsa programcı da durumu ve müşteriyi daha iyi anlayacağı için daha farklı yaklaşabilecektir.
·       Dördüncü adım, herkesin kendi rolüne göre hedefler konulması yerine herkesi kapsayacak proje hedefinin ön plana çıkarılması, bireysel hedeflere ulaşmanın ödüllendirmede geri plana alınmasıdır. Örneğin programcı işini iyi yapsa bile ortaya çıkan ürün başarılı olamamışsa, kendisinin de başarılı sayılamayacağının hissettirilmesi.
·       Beşinci adım, birlikte yemek. Yemeği ekibin birlikte yemesi, ekip içi iletişimde arkadaşlık imkanlarını da artıracak, birbirini anlamaya katkı yapacaktır. Ne sıklıkla olacağına ekiple karar vermek en sağlıklısı olacaktır.
·       Altıncı adım, ekip devamlılığı. Eskiden İnsan Kaynakları politikaları personel devamlılığını sağlamak üzere optimize edilirdi. Artık bu yeterli değil, ekiplerin de devamlılığının sağlanabilmesi gerekiyor. Aynı ekibin sıradaki projelerde de birlikte çalışması hem çalışılan konudaki tecrübenin artmasına hem de ekipiçi güven ve işbirliğinin güçlenmesine fayda sağlayacaktır. Önümüzdeki yıllarda bu konunun daha çok önem kazanacağını düşünüyorum.

Sonuç olarak çevik yöntemlerin meyvelerini alabilmek için birlikte çalışmayı başarabilmek, takıma dönüşmek ve takımlara özgü güven ve işbirliğini tesis etmek gerekiyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder