İnsandaki enerjiyi anlamak için süper kahramanlardan başlamakta fayda görüyorum. Enerji deyince aklıma ilk gelen atom karınca, yardım için oradan oraya koşturur, yorulmak nedir bilmez. Superman bile atom karıncanın yanında tembel kalır. En azından Clark Kent olunca dinlenme imkanı bulur :) Süper kahramanların enerjilerini nereden bulduklarını ise net değildir. Peki biz sıradan insanlara ne enerji verir?
- Yiyecekler
- Renkler
- Müzik
- Kelimeler
- Düşünce ve duygular
Liderler de ekiplerine enerji aktarır. Ekibin enerjisi sonuca yansır. Bu da yapılan işi, projeyi, uğraşı mutlaka etkiler. Liderdeki negatif enerji ekibe misliyle yansır, hem işe hem de ekip içi ilişkilere olumsuz etkiler. İyi liderlerin ise pozitif enerji yaymaları gerektiği söylenir. Peki liderler ne zaman pozitif enerji verirler?
- Çalışandaki potansiyeli anlamaya zaman ayırdığında: Bunun için çok iyi bir dinleyici olup (ilgili makale: Konuşma, Dinleme ve Proje Yönetimi) çalışanın hayallerini ve hedeflerini anlamak ve de hangi yöne kabiliyetleri olduğunu gözlemlemek gereklidir. Her insanın bir kabiliyeti, diğer insanlardan daha iyi yapabildiği bir şey vardır. Kimi insan bunun farkındadır, kimisi de farkında değildir. Farkında olmayanların keşfedebilmesi için liderlerin gözlemleri yardımcı olacaktır. İnsana eleştirel gözle yaklaşma, bir kusur bulma en kolayıdır. Kusursuz insan var mıdır dünyada? Maharet potansiyel bulmak ve bunu ortaya çıkarmaktadır.
- Potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye çevirmeye destek olduğunda: Potansiyeli anladıktan sonra istek uyandırıp işe, oluşa yönelmesine yardımcı olmak, harekete geçmesine fırsat vermek gereklidir.
- Çalışanlara koçluk, mentörlük yaptığında: Doğru budur diyerek insanların kabul etmesini beklemek en kolayı ancak en etkisiz olanıdır. Bunun yerine çalışanlara ne yapacakları söylemeyip doğruyu bulmaları için kılavuzluk etmek ve gerekli yerlerde iyi sorular sorarak çalışanın kendiliğinden doğruları yakalamasına yardımcı olmak gelişim için iyi bir yaklaşımdır.
- Çalışanların başarı ve başarısızlıklarını aynı olgunlukla karşıladığında: Başarısızlıkların da eğer nedenleriyle incelenirse çok iyi birer öğretmen ve de başarıya giden yolda kilometre taşları olduğunun bilinciyle yaklaşmak çalışanlara cesaret verecektir. Esas tehlike başarısız olmak değil başarısızlık korkusuyla hiçbir deneme yapmamaktır. Şu anda kullandığımız hemen hemen bütün araç gereçler onlarca bazen yüzlerce başarısız deneme ve bunlardan öğrenilenler sonucunda ortaya çıkmıştır. Eğer başarısız olmaktan korksaydı tüm insanlar, hala taş devrinde yaşıyor olurduk.
- Çalışanların katkı sağlamasına fırsat yarattığında: Her şeyi kendi bilip yapmak yerine ekibin de bir şeyler katmasına fırsat vermek, onların da yapılan işi sahiplenmelerini sağlayacaktır. Çorbada tuzu bulunan çorbadan daha çok lezzet alacaktır.
- Çalışanlarla birlikte öğrenmeye ve uygulamaya başladığında: Ekiple bir şeyler öğrenip bunu da hep birlikte uygulamak ekip ruhunu kuvvetlendirecektir.
- İlham verme ile değer vermeyi birlikte yapabildiğinde: Birçok kaynakta, liderlikte öne çıkartılan kavram ilham vermek ve etkileyerek peşinden sürüklemektir. Esasen değer vermek de en az ilham vermek kadar önemlidir, hele bu ikisini birlikte yapabiliyorsa işte o zaman gerçek anlamda lider olunabilir. Unutmamak gerekir ki "değer verildiğini hisseden değer katmak için çalışır".
Hepimiz hayatımızın bir parçasında lideriz. İş ortamında kimimiz CEO, Müdür, Proje Yöneticisi, Ekip Yöneticisi. Liderlik sadece iş ortamıyla da sınırlı değil elbette kimimiz spor takımı kaptanı, kimimiz dernek başkanı, kimimiz aile reisi, kimimiz abi/abla, kimimiz anne/baba. Her ne konuda liderlik yaparsak yapalım bizimle birlikte olan insanları dinliyor, anlıyor ve de değer veriyorsak, bizimle birlikte olan insanların tüm gayretiyle yapılana dahil olma, saygı ve de sevgisini kazanma şansına sahip oluruz. Ekip olmak sadece akıl işi değil aynı zamanda gönül işidir. Kalıcı başarıların anahtarı da işte budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder